BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkDeutsche Bank ve UBS’te başkanlar nasıl fark yarattı?----

Deutsche Bank ve UBS’te başkanlar nasıl fark yarattı?

Deutsche Bank ve UBS’te başkanlar nasıl fark yarattı?
23 Kasım 2021 - 17:01 www.finansgundem.com

Avrupa’nın en büyük iki bankasının yönetim kurulu başkanlarının değişiyor. Ancak arkalarında bıraktıkları miras birbirinden çok farklı


FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

2008 Küresel Finans Krizi sırasında Avrupa bankaları büyük bir yara almış ve yeniden yapılanma sürecine girmişti. Bu süreci takip eden bankalardan olan İsviçreli UBS’in ve Alman Deutsche Bank’ın yönetim kurulu başkanları yakın zamanda değişecek. Bloomberg International yazarı Paul J. Davies bu iki bankaların başkanlarının performansı nedeniyle geri dönüş sürelerinin farklılaştığı belirtiyor. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre Davies yazısında UBS’in başkanının görece başarılı performansına dikkat çekiyor. İşte Davies’in o yazısı:

“UBS Group ve Deutsche Bank, yıllarca süren yeniden yapılanma ve değişimden sonra yerleşik stratejileri devralacak başkanlarını atıyorlar.

Ancak UBS'in giden başkanı İsviçre bankasını yeniden rekabetçi hale getirmek için bu önemli kararı erken bir dönemde alırken Deutsche Bank'ın başkan değişimi yıllarca süren kararsızlık, entrika ve yatırımcı kaybına liderlik etti ve bu da Alman bankasının geri dönüş ihtimalini geciktirdi.

Her iki bankada da odak noktası olan ne yapılması gerektiği ve bu geliştirmelerin nerede uygulanması gerektiği konuları iyi bir şekilde tanımlandı. UBS, ABD’de büyümeyi hedeflerken Deutsche Bank Avrupa’daki işletmesini düzeltmeyi ve sabit getiri sağlayan para yönetimi işletmesini potansiyel olarak geliştirmeyi planlıyor. Yeni başkanlar da bu bakış açılarını yansıtıyor: UBS’in başına kariyerini Morgan Stanley’de geçiren Colm Kelleher geçerken Deutsche Bank’ın başkanlığına ise Hollandalı sigorta fırması Aegon’un eski CEO’su Alex Wynaendts getiriliyor.

UBS'nin görevinden ayrılacak olan başkanı Axel Weber, 2012'de görevi ele aldıktan hemen sonra etkilerini hissettiren zeki ve iyi bağlantıları olan bir politik bir yöneticiydi. Bankanın büyük çaplı sabit gelirli varlıklar ticaret işletmesini kapatarak 10.000 kişiyi işten çıkardı ve özel bankacılık, para yönetimi ve hisse senedi ticaretinde yeniden odaklandı.

Bu tamamlanması birkaç yıl süren ancak UBS’i Avrupa’nın en değerli bankalarından birine dönüştüren cesur ve maliyetli bir hamleydi. Bankanın bugünkü iş modeli Morgan Stanley’nin tarzına çok benziyor ve UBS’in ABD’de servet yönetimi alanında giderek daha rekabetçi hale geliyor.

Kelleher'in ABD varlık piyasaları konusundaki deneyimi ve bilgisi UBS’e yardımcı olacaktır. Karşı karşıya olduğu en büyük zorluk, bankanın hikayesini yatırımcılar için yeniden heyecan verici hale getirmek olacaktır. UBS, hizmetlerini daha iyi dijital erişimle daha kolay ve daha cazip hale getirmekle ilgili istikrarlı ve mantıklı bir stratejiye sahiptir. Radikal bir değişim yapmalarına gerek yok, ama bu hikayeyi yatırımcılara satmak zamanla gelişebilecek bir durumdur.

UBS hissedarları Weber'e sevgiyle hatırlayacak olmasına karşın, Deutsche Bank'ın hissedarları çoğunlukla Paul Achleitner'ın görevi bırakması konusunda rahat bir nefes aldı. Başkan görev süresi gelecek yıl dolduğu için ayrılmasına rağmen bu zamana kadar da ulaşamayabilirdi. Bankanın en büyük yatırımcılarından bazıları, yıllarca süren sermaye artışları, davalar, özellikle ABD'deki düzenleyici kurumlardan gelen para cezaları ve bankayı döndürecek bir strateji bulamaması nedeniyle 2019'da Achleitner yönetiminden bıkmıştı.

Achleitner, ilk CEO’su Anshu Jain’in Deutsche Bank’ı Avrupa’nın gerçek anlamda evrensel olan son banka yapma çalışmalarına uzun süre izin verdi. Jain, yüksek miktardaki sermaye ihtiyacına ve zayıf getirilerine rağmen sabit gelir ticareti alanında ABD’nin en büyük oyuncularıyla rekabet etmek istiyordu.

Achleitner, 2015'te Jain'in yerine saygın bir eski UBS bankacısı olan John Cryan'ı getirdi, ancak iki yönetici hızla birbirlerine olan güvenini yitirdi. Cryan, Deutsche Bank'ın birbiriyle benzeşmeyen bilgi işlem, yönetim ve risk sistemlerinde pahalı, ancak çok ihtiyaç duyulan bir revizyon yapılmasına odaklanmıştı. Bankanın zayıf işletme altyapısı uzun zamandır yönetimi zorlaştırmış olan yüksek maliyetlere ve kuralsızlık kültürüne katkıda bulunmuştu.

Bu arada Achleitner, yeni fonlar ve yeni yatırımcı desteği aramaya odaklandı. Ancak açgözlü Çinli havayolu şirketi HNA Group’a saplandı. Havayolu şirketi türev kontratları kullanarak yüksek miktarda hisse alarak bankaya olan bağlığını baltalıyor gibi görünüyordu. Çin yönetiminin HNA’in aşırı agresif olduğuna ve bu nedenle yatırımlarının bir kısmını satması için baskı yapmaya karar vermesinden önce dahi Cryan Deutsche Bank’ın hisse senedi fiyatının zarar görmesine neden olabilecek bu istikrarsızlıktan endişe ediyordu.

Tüm bu süre boyunca Deutsche Bank, getiriler için sürekli olarak daha zayıf hedefler belirledi ve daha da kötüsü, sürekli olarak bu hedeflere yaklaşamadı.

Bu çalkantılı görünüm, mevcut CEO Christian Sewing'in daha radikal seçimler yaptığı 2019'dan bu yana yavaş yavaş değişmeye başladı. Sewing hisse senedi ticaretinden kurtulmaya karar verdi ve yatırım bankasını finansal yatırımcılar ve tüccarlar yerine öncelikle şirketler için çalışan bir işletmeye dönüştürdü.

Deutsche Bank sonunda biraz istikrar bulabildi ve kendi kârından güvenilir bir şekilde sermaye üretebildiğinde, büyümeyi artırmak için satın alımlar gerçekleştirmeyi değerlendirecek. Banka yönetimi gelecek yıldan itibaren bu seçeneğin mümkün olması gerektiğini söyledi. Herhangi bir satın alım anlaşmasının Avrupa'da olması ve varlık yönetimi birimini desteklemesi muhtemeldir. Bununla birlikte Wynaendts’in tecrübesine uygun olan diğer ücret bazlı servet yönetimi işletmelerinin de değerlendirilmesi seçenekler arasındadır.

UBS'nin hisse senedi fiyatı, Deutsche Bank'tan tam olarak bir defter değeri fiyatı kadar yüksektir. Zira UBS ücret bazlı bilançosunu yükseltme yeteneğini kullanarak küresel çaptaki aşırı düşük faiz ortamında birçok rakibinden daha iyi performans gösterdi. Kelleher'ın bu stratejiyi devam ettirmesi ve yanlış adımlardan kaçınması gerekiyor. Deutsche Bank'ta ise Wynaendts'in büyümek için alışverişe çıkma konusunda heyecanlanmadan önce denetlemesi gereken çok fazla işi olacak.”

Deutsche Bank geri dönüş için doğru yolda

 

UBS kripto paralara kuşku ile yaklaşıyor

 

Citigroup dijital varlıklar için 100 yeni personel alacak

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)